16 Ekim 2012 Salı

İstanbul bodrum evden eve nakliyat

Ege bölgesi taşımaların en yoğun olan bölgelerinin başında gelmektedir. Özellikle İzmir ve Bodrum başta olmak üzere Muğla, Aydın, Marmaris gibi yazlık bölgelerine yazın taşımalar daha sık olmaktadır. Taşımaların geneli parsiyel taşıma olarak gerçekleştirilmekte. İnsanlar yazlık ev aldıklarında büyük metropol kentte oturdukları evde kullanmadıkları eşyalarını yazlıklarına götürerek değerlendirmek isterler. Bu bağlamda parsiyel taşımacılığın önemi daha çok artmaktadır. İstanbul Bodrum parsiyel taşımacılık hizmeti sunan EGETUR firması müşterilerine uygun fiyata hizmet vermektedir. Ege bölgesinde geniş çalışma ağına sahip firma İstanbul, İzmir ve Bodrum şubeleri ile İzmir Bodrum ve İstanbul Bodrum evden eve nakliyat hizmeti vermektedir. Bodrum evden eve nakliyat hizmetini veren firma müşteri memnuniyetine öncelik vermeli. Bodrum’da yaşayan insanlar kaliteye çok önem vermektedirler. İstanbul’dan Bodrum’a veya Bodrum’dan İstanbul’a taşınacaksanız mutlaka EGETUR Nakliyat ile iletişime geçmenizi öneririm. Kendi reklam ve logolu araçlarıyla, en iyi paketleme malzemeleri ve konusunda uzman ve personeli ile rakiplerine fark atan Egetur, sizlere en iyi hizmeti verebilecek firmalar arasında ilk sırayı almaktadır.

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Bebek Psikolojisi

Bebek Psikolojisi

Çocuk doğası gereği anneye bağlıdır ancak, annenin davranışları, bunun bağımlılığa dönüşmesine yol açabilir. Bebeğinizin herkesten çok size ihtiyacı var. İhtiyaçlarını karşılayan, onu dış dünyadan koruyan ve sevgiyle sarmalayan “siz”siniz. Ancak onun iyiliği için de olsa, bazı davranışları yapmaktan kaçınmalısınız. Çünkü bebeğiniz size bağımlı olabilir.

Bebek ve anne ilişkisi, ilişkiler arasında en güçlü bağlardan oluşanıdır. Henüz anne karnında temelleri atılan bu bağ, bebek meme emdikçe daha da güçlenir. Onu doyuran, dış dünyadan koruyan annesidir. Bu yüzden en güvende olduğu yer annesinin yanıdır.Zaman geçtikçe annenin, bebeğin her şeyiyle meşgul olması, ihtiyaçlarını karşılaması, ona her şeyi öğretmesi, bebeğin gözünde annenin “en ideal kişi” olarak görünmesine neden olabilir. Her ailede geçerli olmasa da, en iyi mamayı hazırlayan, bezini değiştiren, onu yıkayan, giydiren, iyileştiren “anne”dir.

Her başı sıkıştığında yardım isteyeceği tek bir kişi vardır: “annesi”.Her ihtiyacının annesi tarafından karşılanmasına alışmış olan çocuk, başkasının yardımından rahatsızlık duyar. O yüzden başkasının yapacağı her şey –babası dahil- , reddedilmeye mahkumdur.

Çocuğun anneye olan bu düşkünlüğü, babanın kendini dışlanmış hissetmesine neden olabilir.
Ancak baba bu durumda bebeğinin bu davranışını kişisel olarak algılamamalıdır. Bebeğinin uzak davranışları, onun ihtiyaçlarını karşılayamadığı ya da annesi kadar sevimli olmadığı anlamına gelmez.

Ayrıca babalar hiç endişelenmemelidir, nasılsa bir süre sonra üstünlük onlara geçecektir. Çünkü okul öncesi dönemde, favori olma sırası babalardadır! Ancak o zamana kadar bebeğin anneye olan yakınlığının ‘bağımlılığa’ dönüşmemesi için şu stratejiyi izleyin: Aşırı korunmacı yetiştirmeyin!

Çocuk doğası gereği anneye bağlıdır ancak, annenin davranışları, bunun bağımlılığa dönüşmesine yol açabilir. Aşırı korumacı bir tutumla yetiştirilen çocuklarda, anne bağımlılığı oluşur ve çocuk en basit ihtiyacında bile anneye koşar. Bu da çocuğun kişisel ve sosyal gelişimini engeller.
Her şeyi siz yapmayın.

Çocuğunuz bir şey yapmak istediğinde, hemen siz devreye girip “Ben yaparım” demeyin. Bu çocuğunuzun taraf tutma alışkanlığını pekiştirecektir ve her şeyi size yaptırabileceğini düşünmesine neden olacaktır. Ayrıca onu kendini kanıtlama içgüdüsünden alıkoymuş olursunuz.
Sorumlulukları adil dağıtın.

Çocuğunuzu yetiştirirken, eşinizle işbölümü yaptınız. Ama ona işin zor kısmını, kendinize en keyifli kısımlarını ayırdınız. Örneğin diş fırçalama ya da yatma vaktini eşiniz yaparken, siz çocuğunuzla yemek masası hazırlıyorsunuz.

Sizce eşinize haksızlık etmiyor musunuz?
Babasıyla baş başa bırakın

Bazen eşinizin çocuğuyla ilgilenmesine fırsat tanıyın. Bırakın ikisi oyun oynasın, baş başa gezmeye çıksın. Üçünüzün birlikte vakit geçirdiği zamanlarda ise, siz geri planda kalın, mümkünse çocuğunuzu eğlendirme kısmını babaya bırakın.Eşinize güvendiğinizi belli edin

Bebeğinizi büyütürken eğer babayı saf dışı bırakırsanız, çocuğunuz bunu fark edecektir. Eşinize yapacağı bir iş konusunda güvendiğinizi çocuğunuza hissettirmelisiniz. Çocuğunuzla siz eşinize güvenmezseniz, baba da kendisini kötü hissedecek ve kendini dışlanmış hissedecektir.
Bazen yenilgiyi kabullenin

Çocuk yetiştirirken, anne ve babaların stilleri farklı olabilir ve bunlar bazen çatışabilir.
Asla eşinizin yeteneklerini küçümsemeyin, bırakın bazen o da bezini değiştirsin.
Bunu yemek masasının üstünde yapıyor olsa da! Yani, bazen yaptığı şey, doğru olmasa da
eşinizi saf dışı bırakmayın. Ona da sorumluluk alma konusunda fırsat tanıyın

Bebeğin Psikolojik Gelişimi

Bebeğiniz yaşama, ailenizde kuşaklardır aktarılagelen bireysel özelliklerle donatılmış olarak başlar. Gebelik ve doğum sırasındaki olaylar da bebeğin biçimlenmesinde önemlidir. Anne gerektiği gibi beslenmiş midir? Sigaradan, alkolden ve ilaçlardan uzak durmuş mudur? Doğum sancısı ve doğum normal mi olmuştur yoksa komplikasyonlarla karşılaşılmış mıdır? Tüm bunlar ve diğer etkenler bebeğinizin nasıl bir kişi olduğunu ve olacağını etkiler.

Bebeğinizin kişiliğinde son derece kritik özellik taşıyan bir etken ana baba ile çocuk arasındaki ilişkidir. Bir çocuğun bedensel sağlığı için besinler ne kadar önemliyse, ruhsal sağlığı için de sevgi ve sevecenlik o kadar önemlidir. Sevgi ve ilgiden yoksun bir çocuk ruhsal olarak yıkıma uğrayacağı gibi buna çoğu kez bedensel tahribat eşlik edecektir.

Bebeğiniz daha başından itibaren toplumsal bir yaratıktır. Araştırmalar, yeni doğanların diğer şekillerden çok insan yüzüne benzeyen şekiltere bakmayı yeğlediklerini ortaya çıkarmıştır. Bazı bilimciler, bebeklerin insan yüzünü potansiyel bir ödül kaynağı olarak algılama yönünde doğuştan gelen bir eğilime sahip olduklarına inanmaktadır. Ayrıca yeni doğan bebeklerin dişi insan yüzü görmeyi yeğledikleri de sanılmaktadır.

İlk ay içinde bebeğiniz muhtemelen tanıdığı kişilere yönelik bir tercih gösterecektir. Bebekler aynı zamanda, tercih ettikleri uyarılma türüne dayanan yakınlıklar oluşturmaya da eğilim gösterirler. Örneğin, bebeğiniz hareketi seviyorsa, kendisini sallayarak eğlendiren birini, örneğin şarkı söyleyen birine yeğleyebilecektir.

Bebeğinizin gülümsediğini görürseniz şaşırmayın. Başlangıçta bebeğin gülümsemesi genellikle içsel bir olaya yanıt olarak gelişir ve bebek uyurken ya da uykulu iken görülür.Ancak yaşamın üçüncü ve beşinci haftaları çoğu bebek toplumsal nitelikteki ilk gülümsemesini, tipik olarak, bir yüze ya da sese yanıt biçiminde gerçekleştirecektir. Bu çoğu ana babalar için heyecan verici bir andır.

Bebeğiniz bir taklitçi olarak doğar. Dilinizi dışarı çıkarırsanız bebeğiniz de aynı hareketi tekrarlayacaktır, çoğu bebek 4 haftalık olduğunda gırtlağından hafif hafif sesler çıkarmaya başlar. Bu, onun ilk konuşma çabasıdır.

Yeni doğan bebeğiniz rahat ortama olumlu tepki verir. Ağlayan, bir bebek genellikle, tanıdığı eller tarafından kucaklanması durumunda sakinleşecektir. Bebek çevresinde annesinin yüzünü arar, göz teması sağlar ve sonra ağlamayı keser. Bebek altını ıslattığında veya acıktığında ağlayacak ve bezi değiştirilince ya da biberon veya memeye kavuşunca susacaktır.

Doğumu izleyen ilk dönemde bazen bebeğinizin yeni bir duygusunu ifade ettiğini farkedeceksiniz: Hoşlanma. Birçok bebek için bu durum ilk olarak banyo yaparken görülür. Ağlayan bir bebek küvete sokulunca susacak, rahatlayacak, gülümseyecek ve banyo bittikten sonra ağlamaya başlayacaktır (hayal kırıklığına uğrayacağı için).

Heyecan da ilk olarak birinci ayda ortaya çıkan diğer bir duygudur. Heyecanın kaynağı genellikle bir kişi ya da oyuncaktır. Bebeğiniz kollarını ve bacaklarını oynatır, nefesi kesilecekmiş gibi hızlı hızlı solur, coşkulu sesler çıkarır ve hatta size veya özel olarak ilginç bulduğu bir nesneye gülümser.

Yeni doğan bir çocuk henüz hareketlerle sonuçları arasındaki farkı anlayamaz. Onun için nesneler bir belirip bir kayboluyor gibidir. Ancak bebeğiniz 1 aylık olduğunda, kendi zevki için hareketleri yinelemeye başladığını görürsünüz. Bacaklarını hoşuna gittiği gibi dışarı çıkarıp bu hareketi, hoşuna giden o duyguyu yeniden yasamak için tekrarlayabilecektir.

1 aylık bir bebek çevresi üzerinde bir miktar denetim sağlamaya başlamıştır artık, örneğin, bebeğiniz başparmağını emmenin ya da yumruğunu ağzına almanın kendisini rahatlatıcı bir etkisinin olduğunu keşfedebilir. Bu ağlama nöbeti sırasında bebeğinizin yumruğunu ağzına sokuverdigini görebilirsiniz. Bir an sonra ise ortalık sütliman olmuştur.

Bir bebeğin ilk haftaları uyum sağlamakla geçer. Yaşamının ilk birkaç gününde bebek işaretler yardımıyla iletişim ve etkileşim kurmaya başlar. Acıkır, ağlar ve annesi, gereksinme duyduğu besinle birlikte belirir. Altını ıslatır, ağlar ve bezi değiştirilir, işte bu ve benzeri bilgi alışverişi sayesinde ana baba ile çocuk arasındaki yakınlıklar oluşur. Bebek, gereksinimlerinin kendine bakan birisi tarafından karşılanacağını öğrenir.

Bunun için, yeni doğan bebek için güvenlik ve tutarlık olgularının öneminin abartılması söz konusu olamaz. Normal bir ruhsal gelişim için bebeğin güvenmeyi öğrenmesi gerekir ve güven de yalnızca, ana babadan birinin ya da o işleve sahip bir kimsenin bebeğin gereksinimlerine hızlı ve sevecen bir tarzda yanıt vermesi ile öğrenilebilir. Bu uyumlu bakımdan yoksun kalan bebekler, çevreleri üzerinde herhangi bir etkiye sahip olmadıklarını öğrenirler. Bunun da sonuçlan, yaşam boyu sürecek bir düşmanlık duygusu, endişe, yakın ilişkiler geliştirme yeteneğinden yoksunluk ve diğer ruhsal sorunlar olarak gerçekleşebilir.